Merhaba sevgili muhabbet dostum,
Bu satırları yeni yuvamdan yazıyorum. Bana eşlik eden çok güzel arkadaşlarım var.
Mesela balkonuma kadar uzanan çam ağacımın ve esintisi ile huzur veren kavak ağacımın sana selamları var. Biz de tanışalı henüz 1 ay 17 gün oldu, fakat beni öyle güzel öyle sıcak karşıladılar ki.
Geleceklerimden haberdarlarmış gibi, gözlerimin içine bakıp duruyorlar.
Hoş ben de gözlerimi onlardan ayırmıyorum ya. Hemen her fırsatta onlarla sohbet ederken buluyorum kendimi. Doğrusunu istersen ben de onlar ile tanışacağım günü bekliyordum.
Bunu yürekten diliyordum. Nasıl mı? Bilirsin, perdeleri oldum olası sevmem. Ruhumu sıkarlar. Yoldan geçenler mi, karşı komşu mu benim için çok sorun olabilecek şeyler değildir. Yeter ki bulutları göreyim, gün ışığı yüzüme vursun bir güzel. Kendimle baş başa kaldığım anlarda hep perdeleri yana kadar sıyırır, bol köpüklü kahvemi alır, tam önüme de kaktüslerimi koyardım. Yeşil bana kendimi iyi hissettirirdi, yapaylıktan uzaklaştığım bu anda öz benliğimde küçük fısıltılar duyardım. Huzuru, eskiye olan özlemimi, umudu ve daha nice duygular gelir geçerdi içimden.
Camı açtığımda kuş seslerinin bu fısıltılara ortak olmasını diler, zavallı kaktüslerime arkadaş arardım hayallerimde.
Sonra ne oldu biliyor musun?
Ahenk ile dans eden kavak ağaçları, kuş cıvıltılarına yoldaş bir çam ağacının ve daha nicelerinin olduğu yemşeyil koruya bakan bir ev tuttuk. Ne eşim ne de ben bu semti ve bu mahalleyi biliyorduk. Nasibimiz bizi buraya çağırmıştı. Ramazan ayında sıcakta oruçlu oruçlu ev aramıştık. Eşim ile görüşmelerimiz ev arama noktasında buluşma, tespit ettiğimiz evlere bakma ve iftara yetişme çabası ile tamamen ters yönlere doğru olan evlerimiz yolunu tutmakla geçmişti. Yine ev baktığımız bir cuma günüydü, oruçluyduk, garip bir yağmur sıcağı vardı. Bir eve bakmış ardından diğer bakacağımız eve doğru yol alıyorduk ki tam o sırada yan yoldan çıkan bir araç ile çarpıştık. Araçların önünde hasar oluşmuştu. Tutanak tutup, beklerken sağanak şeklinde yağmur başlamıştı. Hayır olsun demiştim içimden.
Dinen yağmur sonrasında baktığımız ilk ev bu evdi. Bereketi ile gelmişti, bunu eşim de ben de hissetmiştik. O gün orucumuzu evimize yakın bir camiinin akşam ezanında ile 1'er su ile açmıştık.
Şimdi o günü de o ezanı da unutamıyorum, gelişen olaylar, hayallerim hiç biri boşuna değil biliyorum. Hiç bir dilek, istek, temenni sıradan değil. Yürekten dileyene Rabbim hep yardımcı. "Allah dua eden, dileyen gönüle tecelli eder yeter ki seni evde bulsun." diyor Mevlana. Rabbim şükrü ve sabrı elden dilden bıraktırmasın.
Huzurlu bir yuvadan selamlar, sevgiler...
Yorumlar
Yorum Gönder